Omurga anatomisi boyun, sırt ve bel omurlarından meydana gelmektedir ve vucüdun ayakta durmasını sağlar. 7’si boyun, 12’si sırt ve 5’i bel olmak üzere 24 omur bulunmaktadır. Ayakta durmak, vücut şekline sahip olmak, hareket etmek ve çeşitli pozisyonlarda durabilmek için omurga işlevselliğine ihtiyaç duyulur. Tüm bu eylemleri sağlıklı bir şekilde sürdürebilmenin sağlıklı bir omurgadan geçtiği bilinmektedir. Bu nedenle omurga problemleri yaşanması çeşitli hareket problemlerini de beraberinde getirecektir.
Omurga Hastalıkları Nelerdir?
Günümüzde çok sayıda omurga hastalığı tespit edilmiştir ancak bunlardan bazıları ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Çoğunlukla yaşlılıkla birlikte görülen omurga hastalıklarından korunmak oldukça güçtür. Çünkü yaşlanma ile birlikte tahribat oranı yükselir. Yaşlılık etkisiyle oluşan omurga problemlerini genellikle bel ve boyun bölgelerinde rastlanan ağrılı yakınmalar ve fıtıklar takip eder.
Bel Kayması, Faset Artropati, Kifoz, Omurga Kanalı Daralması, Servikal Spondiloz, Omurga Tümörleri, Spondilolizis ve Spondilolistezis olarak adlandırılan omur kırıklıkları, Lordoz, Skolyoz, Siyatik ve Habis olarak bilinen çok sayıda omurga hastalığı günümüzde bilinmektedir. Elbette her biri farklı belirtilere, tanı uygulamalarına, komplikasyonlara ve tedavi süreçlerine sahiptir.
Doğuştan Omurga Hastalıkları Nelerdir?
Doğuştan omurga hastalıkları büyüme çağında ilerleme gösterdiği için konservatif tedavinin yeri sınırlıdır. Alçı ya da korse uygulanabilir, fakat birlikte göğüs deformiteleri de bulunabilir. Bu durumda korse ya da alçı uygulamasında problemler ile karşılaşılabilir. Sonuç olarak deformitenin ilerleyici bir seyir izlemesi sebebiyle doğumsal omurga hastalıklarında tedavi çoğu zaman cerrahidir.